
CIA’in Langley’deki merkez binasında, yıllardır gözlerden uzak, bodrum katında görev yapan Charles Heller’ın hayatı, Londra’daki yıkıcı bir terör saldırısıyla paramparça olur. Eşini bu saldırıda kaybeden Heller, kurumun üst düzey yöneticilerinin olaya göz yummasına sessiz kalmaz. Artık emir almak yerine, kendi kurallarını koymaya karar verir. Teşkilattan bağımsız hareket etmeye başlayan Heller, terör hücresini deşifre etmek amacıyla resmi yollardan destek talep eder. Ancak tüm talepleri reddedilir. Bu red kararı, onun yalnız bir operasyona girişmesine yol açar. Sorumluları bulmak ve ortadan kaldırmak için dünya çapında bir av başlatır. Gittiği her ülkede ipuçlarını takip eder, her bilgiyi milim milim analiz eder. Karşısına çıkan engelleri, teknik zekâsı ve analitik yeteneğiyle tek tek aşar. Ancak ilerleyen süreçte, bu yolculuğun yalnızca kişisel bir intikamdan ibaret olmadığını fark eder. Çünkü içinde olduğu oyun, sandığından çok daha büyük ve ölümcüldür. Bu, artık sadece bir hesaplaşma değil, bir küresel tehditin merkezine yapılan yolculuktur.