
Kudüs’ün huzurlu vadilerinde dünyaya gelen Tay, sıradan bir tay değildir. O, efsanevi ulak atı Şiraz’ın oğludur ve kalbinin derinliklerinde annesi gibi bir ulak olma arzusu taşımaktadır. Tay için bu istek, yalnızca bir hayal değil, köklerine bağlılığını kanıtlayacağı kutsal bir yolculuktur. Küçük yaşına rağmen büyük bir kararlılıkla Kudüs’ten Mekke’ye uzanan zorlu bir serüvene atılır. Bu yolculukta sadece annesinin izlerini takip etmekle kalmaz; aynı zamanda cesaret, sadakat ve aile bağlarının gerçek anlamını yeniden tanımlar. Karşısına çıkan hainler, çetin yollar ve içsel çatışmalar, onu durdurmak yerine daha da güçlendirir. Yolculuğun kaderini değiştiren önemli bir belgeye ulaştığında, Tay artık sadece bir ulak olmanın değil, büyük bir sorumluluğun da temsilcisi haline gelir.